9 Ocak 2009 Cuma

idare edilecek durum yok

2008 yılının son ayları ile dünyanın gündemine oturan ekonomik kriz, dev şirketler,dev ülke bütçeleri,yıkılması olanaksız dev fonlar derken,sonunda tek tek herkese ulaşmayı gerçekleştirdi
2009 yılına girerken bütün kemerler sıkılmaya, harcamalar başaşağı gitmeye,işten çıkarmalar ve işsizler ordusunun sayısı rekorlara ulaşmaya, her kesimi kötümser bir gelecek kaygısı sarmaya devam ediyorken, bir yandan da ülkelerin mali kurtuluş reçeteleri,kriz profesörleri tarafından dile getirilmeye ve uygulanmaya çalışılıyor. Ancak bir yandan da bu çabaların çok kısa zamanda olumlu sonuçlar doğuramayacağı da yana yakıla ifade ediliyor. İşin enteresan tarafı ise,bulunan en gerçekçi çözümün, insanları alışverişe yönlendirecek ve piyasayı durgunluktan kurtaracak şok fiat indirimleri,borçları erteleme,tüketim kurnazlıkları gibi cinliklerle durgunluğu önlemek veya en azından piyasalarda bir hayat belirtisi yaratmak
olmasıdır. Oysa ki insanoğlu, böyle ekonomik kriz ortamında,hayati gereksinmelerinin dışında başkaca bir alışverişe
gönüllü olmaz sanırsınız. Tabii böyle durumlarda ortaya çıkan bir de kriz fırsatçıları vardır ki, bunlar her çeşit malın fiatlarının dibe vurduğu ortamlarda en büyük alıcıdırlar, adeta birer ölü soyuculuğu rolündedirler. Bu insanlar batmış, çaresiz kalmış,hatta bazıları intihara kadar sürüklenenlerin peşindedirler. 2009 yılında bu acımasız ekonomik çaresizlik ve av
savaşını gölgede bırakan olay ise, bir ülkenin, çoluk çocuk, ihtiyar, hasta demeden , başka bir acımasız ülke tarafından topyekün yok
edilmesini, canlı yayınlarda bütün dünyanın kılını kıpırdatmadan
izlemesidir. Öyle ki gerektiğinde ,bir yunus balığını, bir köpeği veya kediyi kurtarmak için cansiparane uğraş verenler, bu uğurda milyarlar harcamayı göze alanlar bu insanlık dramına hayret edilecek bir şekilde kayıtsızdırlar. Anlaşılıyor ki o ülkenin insanlarının, küçücük bebelerinin bir kurtarıcısı yoktur ve onlara
yapılanları görmezlikten gelmek ve sonra hiçbirşey olmamış gibi
davranmak,bu kör vicdanların tarihe nasıl bir not bırakacakları da umurlarında değildir. Ancak her zalim, birey olsa da ,devlet olsa da bir gün gelir, hesap verir. Bu hesap ta bazan faizi ile sorulur. İşte o zaman da aynı ekonomik krizlerde olduğu gibi daha güçlü ölü soyucuları devreye girer, böyle biline..........

2 Aralık 2008 Salı

inek durumu idare etti

Bugünkü bir gazetede "adli tıppın hali içler acısı" başlığı ile verilen haberde,dernek başkanı doç. dr. Serhat Gürpınar bey,"adli tıpta ne gerekli tahlil ve tetkikler için aletler,ne bir steteskop, hatta ne de bir fotoğraf makinesi dahi bulunmamaktadır."diyerek acı bir itirafta bulunuyor.
Aynı gazetede çok okunan bir köşe yazarı da sonu adli tıppı ilgilendiren bir olayı dile getirmiş.
Akyazıda bir trafik kazası olmuş,bir otomobil, bir başka otomobili sollayım derken, önce yola çıkan bir ineğe çarpıyor, sonra da sollamaya çalıştığı otomobile bindiriyor. Arkadan gelen bir kamyonet de , otomobillerden kaçayım derken şarampole yuvarlanıyor. Bir kişi ölüyor,üç kişi yaralanıyor, inek de bu arada telef oluyor, otomobiller haşat....Adam öldürmekten,yaralamadan,maddi hasara yol açmaktan davalar açılıyor,kasko şirketleri 21 milyar tazminat talep ediyorlar. Bilirkişiler işin içinden çıkamıyor,sonunda adli tıppa gidiliyor, uzun, uzun inceleniyor!!!!!! ve sıkı durun rapor sonuçlanıyor.
İnek suçludur ?... İyi mi , ne yapaydı kurum, olay yerini fotoğraflıyamıyorsun, tetkik, tahlil yapamıyorsun, yaralıyı dahi bir stetoskopla !! muayene edemiyorsun. O zaman en akılcı karar budur, zaten inek milleti fazla çalışmaktan dalgındır, trafik kurallarını unutmuş olabilir ama hayvan deyip de suçunu örtbas edemezsiniz,neden dersen, okulda bile çok çalışan ve akıllı öğrenciye inek derler,büyük devlet adamları yetiştiren bir üniversitemiz her yıl "inek bayramı" adı altında, bir anlamda bu hayvanı kutsamaktadır. Öyleyse ineklik etmeseydi de bu olaylara sebep olmasaydı. Hani onun yerine erkeği olan öküz olsaydı anlardım, zaten öküzlüğünden belli,anlamaz ki, bilmez ki,öyle olunca da bu aptal hayvana suç isnat edilemezdi. Çok şükür ki inekmiş,en azından ölüsünü tetkik ederek dişi olduğunu kayıtlara geçmişlerdir, o kadarını da mı anlayamazlar, yok canım deve.... pardon inek......

28 Kasım 2008 Cuma

işte bu idare edilmez!


Diyarbakırda, geçen yıl, yaşları 7 ile 13 arasında değişen 4 kız çocuğuna cinsel tacizde bulunan, 3 ay tutuklu yargılandıktan sonra serbest bırakılan kişi, yargılama sonunda 10 yıl hapis cezası alıyor. Ama hazret!, eşi ile birlikte hacca gitmek üzere bindiği uçaktan son anda polislerce indirilerek tutuklanıyor.
Olaya hangi taraftan bakacaksınız,bu adam nasıl pasaport aldı,nasıl vize aldı,kontroldan nasıl geçti diye sormayın, nurani bir yüzü vardır herhalde... yanında da çarşaflar içinde helali?! hanımı,elinde tespih, adam islamın farzlarından birini eda etmeye gidiyor, şüpheye ,tetkike gerek var mı...büyük vebali olur allah korusun! Bir de diğer tarafı var, kutsal kitap ne yazıyor, harama el ve dil uzatma,uçkuruna sahip ol,nefsine sahip çık... filan, ayrıca haremi hanımefendi de bu suçu biliyor ve hiçbir şey olmamış gibi yanında yer alıyor. Bunlar kutsal topraklara gidecekler,peygamberimizden ve yüce tanrıdan tam tabiri ile şefaat dileyecekler ve yüce affa kavuşacaklar ve sonra içleri huzur, kalpleri iyilik ve sevgi dolu olarak aramıza dönecekler. Sonra mı sonrası şeytana yeniden iş düşerde hazreti yeni bir tacize zorlarsa kulun suçu ne!...
Ben, en çok bu kişilerin karılarına kafayı takıyorum, nasıl bundan önce de eski katillerden bir sapık yazarımız da, taciz ve hatta tecavüz sebebi ile bir süre mahpusta kalmış ama yüksek adli tıp! kurulumuz, tecavüze uğrayan küçük kızın ruhsal durumunda herhangibir arıza!..görmediğini beyan edip de sapığı serbest bırakınca sevgili ve sadık ve de türbanlı eşi gülücüklerle onu hapishane kapısında karşılayıp, evine götürmüştü. İşte bu hazretin karısı da haç dönüşü , sadık ve affedici ve de kocasının kesinlikle iftiraya kurban gittiğine inanarak, büyüklerimizden! af bekleyecektir.
Ey! bütün hatunlar, şunu bilin ki bütün bu tarz suçların kendinize, çocuklarınıza, yakınlarınıza yönelebileceği olasılığı her zaman vardır. Hemcinslerinizi aydınlatın,birlik olun,kuvvetli ve sağlam olun, olun ki kirli eller sizlerden uzak olsun...
İnsanca yaşamak zordur,bu ülkede kadın olmak da zordur ama pes etmek yoktur...

27 Kasım 2008 Perşembe

İDARE ETMEK

" İdare et" sözü benim insanlarımın, zor duruma düştüklerinde,karşı tarafı belki yumuşatır da,olumlu bir tutum sergilemeye ikna ederim diye sık olarak kullandıkları bir tavır, bir tarzdır.
......biletle girilen bir yer biletsiz girmeye kalkışırken,
.......araba ile sürat yapıp,polise yakalanınca,
.......herkesin saatlerce beklediği bir sıraya aradan kaynamaya kalkarken yakalanınca,
.......karaborsa birşey satarken yakalanınca,
Yüzlerce misal akla gelebilir bu konuda ve bu tavırdaki esas sergilenen zavallılık,kolaycılık,avantacılık ama aslında hinoğlu hinliktir.
Esas anlamı ile idare etmek ise bir beceri,birikim, akıl ve üstün özellikler gerektirir.
......bir orkestrayı idare etmek,
.......bir kulübü veya şirketi idare etmek,
.......bir bakanlığı,hükümeti,devleti idare etmek,
Bu işe soyunan bir kişi aklını, becerisini, kariyerini, üstün ve doğru karar verme yetisini ve dürüstlüğünü kullanacak,bu iş için en doğru kişi olduğunu herkese kanıtlayacaktır, doğrusu da budur.
Ancak işler her zaman bu şekilde yürümüyor ve hayal kırıklıkları, kızgınlık dolu tepkiler, bu başarısız idarecilere sorumluluklarını göstermesine karşın,kusurluyum diyeni bugüne kadar görmedik.
İşte o zaman geriye dönüyor ve bu beceriksiz zavallılar için onlar namına şunu söylüyoruz.
İdare et millet!!!!......

26 Kasım 2008 Çarşamba

Bloguma Hosgeldınız...

Bugun gelınım ve oglum(Ali) sayesınde blog yazmaya basladım. Hadı hayırlsı dıyelım...